Şiir Üzerine
Bizde olsun, Batı` da olsun, şiir üstüne ama ozanlarca yazıları okurken kendi kendime, "Ozanlar şiir üstüne niçin yazarlar?"
Bizde olsun, Batı` da olsun, şiir üstüne ama ozanlarca yazıları okurken kendi kendime, "Ozanlar şiir üstüne niçin yazarlar?"
Söze "şiir" ve "şair" sözcüklerinden başlamak istiyorum.Kimi yazarlar, "ozan" sözcüğünün anlamını daraltıp, bunu yalnızca "saz şairi" bağlamında kullanma eğiliminde olsalar da, ben "şair" yerine "ozan" demeyi yeğliyorum.
Ataç, şiir üstüne yazar ya da konuşurken, sık sık, "yapı"sözcüğünü kullanırdı; sözgelişi, "Ozan, sözcüklerle bir yapı kurar," derdi.
Abdulhak Hamid, "En iyi şiirlerim yazmadıklarımdır," demiş ya, dogrusu "yazamadıklarım olmalı; öylesine derin ve güçlü duygular, heyecanlar yaşamış ki, salt bu yüzden onları bir türlü şiire getirememiş...
Sinema filmleri belirli bir tasarım aşamasından geçerken, teknolojiyle de bire bir bağlantılı olan sanat eserleridir. Birçok kişinin aynı anda ya da farklı zamanlarda görev aldığı, çalıştığı kolektif bir sanat olan sinema matematiksel bir biçimde tasarlanmaktadır...
Mısra işlevini yitirdi; şiiri şiir yapan bir birim olarak yürürlükten kalktı. Eski rahatlığını, o sessiz, kıpırtısız düzenindeki rahatlığını boşuna arıyor şimdi.
Heykel ya da yontu çeşitli gereçler kullanarak üçboyutlu düzenlemeler yapma, bu yolla yaratılan estetik değerler aracılığıyla da duygu ve düşünceleri iletme sanatıdır. Oluşturulan üçboyutlu yapıt soyut ya da somut olguları canlandırıyor olabilir, betimleyici ya da süsleyici nitelik taşıyabilir.Heykel çok eskiçağlardan beri herhangi bir kişi ya da olayın anısını yaşatmak amacıyla da kullanılmıştır
İnsanların en eski çağlardan beri kullandıkları bu anlatım aracı Türkler tarafından da kullanılmıştır. Orta Asya`nın bozkırlarında yaşayan Türk boylarının, ele aldığı konulardan dolayı "hayvan üslubu" olarak adlandırılan resimler yaptığı bilinmektedir.
Sanatın toplumsal yapılara, bağlı gelişmesiyle, sanatçının yaratımını politik, ekonomik, kültürel şartlara uyumlu bir tavırla gerçekleştirmesi özdeştir. Bu arada tarihî sürecin hiçbir döneminde varlığı inkâr edilemez olan savaşlar, tüm ulusların sanatında yer almış genel bir konu olduğu kadar, tüm sanatçılarca aynı duyguların yorumlandığı ortak bir dili barındırır.
Anadolu’da binlerce yıla yayılan bir geleneğe sahip olan figüratif anlatım, gerek pişmiş toprak kaplar üzerindeki iki boyutlu bezemeler, gerekse insan ve hayvan merkezli üç boyutlu heykelcikler şeklinde ele alınan figürlerle, zaman içinde büyük bir olgunluğa ulaşmıştır...