Bir sanat akademisinin öğretilerine göre yapılan sanat.
On dokuzuncu yüzyılda Avrupa'nın sanat akademileri, değişime ve yeniliğe direnerek son derece muhafazakar hale geldi. Avant-garde ve genel olarak modern sanata karşı çıktılar. Böylece akademik terimi, modernizmin yeniliklerini göz ardı eden muhafazakar sanat biçimleri anlamına gelir hale geldi.
Bakınız: Akademizm
Akademizm sözcüğü, bir sanat dalında her türden yeni atılımı yadsıyarak, değişmez olduğu varsayılan onaylanmış, standartlaşmış ilke ve kurallara uygun olarak çalışmak anlamında kullanılır. Yeni sanatsal arayışlara karşı çıkan bir tutumu ifade ettiği için, sözcük olumsuz niteliktedir.
Değişik sanat görüşleri.
Sanatta, siyasette veya düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz.
Akrilik reçinesinden elde edilen sentetik bir boyadır.
Yağlıboya yoğunluğunda, sulu boya parlaklığında, çabuk kuruyabilen bir boyadır. Dış etkenlere yağlıboyadan daha dayanıklıdır.
Gövdesi ahşaptan yapılmış antik yunan heykellerini tanımlamak için kullanılan terim.
Sarı, kırmızı ve mavi renklerin (ana renkler) belli miktarlarda birleştirilmesi ile fizikte (ışık bakımından) beyaz, resimde (boya bakımından) siyah meydana gelir. Buna Akromatizm (renksizlik) denir.
Zıt renklerin birleşimi ile beyaz ışık meydana gelir. Komplemanter iki renk boya olarak karıştırılırsa kahverengi-gri... Işık olarak karıştırılırsa sarı ışık meydana gelir.
Resimde istenen kısmı, ışık, çizgi ve renk yardımıyla diğer kısımlara göre daha fazla belirtmek.
Sanat eserinde ikinci derecede kalan şeyler, detay, ayrıntı.
Işığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim yaratabilme gücü;
Fotoğrafçılıkta, film üzerine düşen ışık duyarkatı oluşturan gümüş tuzlarının yapı değişikliğine uğramalarını, siyah metalik gümüşe dönüşerek görüntüyü oluşturma ayarını sağlamaktadır.
Eski devirlerde kullanılmakta olan bir tür ışık ölçere verilen ad. Fotoğrafçılıkta sanatında kullanılmaktadır.
Metal plakaların gözeneklerini reçine ile kapladıktan sonra metal asitle yakma metodu. Adından da anlaşılacağı üzere, akuatint (aqua=su) baskılar sulu boya resimlere benzerler. Sınırsız ton ve hoşa giden tanecikli efektlere olanak verirler. Paul Sandby bu tekniği 1775’te kullanan ilk sanatçıdır.
Rastgele objelerin sanat malzemesi olarak kullanılmasını tanımlamak için kullanılan terim.
Fotoğrafçılıkta, ışığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim yaratabilme gücü;
Film üzerine düşen ışık duyarkatı oluşturan gümüş tuzlarının yapı değişikliğine uğramalarını, siyah metalik gümüşe dönüşerek görüntüyü oluşturma ayarını sağlamaktadır.
Bir nesnenin çevresini meydana getiren ve onu atmosferden ayıran çevresine denir. Yalnız yüksekliği ve genişliği vardır.
Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan net/seçik alandır. Bu alan cismin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur. Alan derinliğinin darlığını veya genişliğini etkileyen üç öğe, objektifin odak uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı, ve cismin fotoğraf makinesine olan uzaklığıdır.
Ayrıca bkz. Diyafram açıklığı
